top of page
Sosyal
Fobi

    Korku yaşamı veya güvenliği tehdit eden mevcut veya olası bir tehlike karşısında ortaya çıkan duygusal bir tepkidir. Korkunun böyle bir tehlike karşısında ortaya çıkması ise şarttır. Bu sayede kişi tehlikeli duruma karşı önlem alır ve yaşamını güven içinde devam ettirir.

    Fobiler, neden olarak gösterilen uyaranla orantılı olmayan şiddette ortaya çıkan sıkıntı hissi ve bu abartılı sıkıntı hissinin mantıksız olduğunu bilmesine karşın bireyin kaçınma davranışlarını engelleyemediği yer, durum, nesne ve işlevlere ilişkin duygu ve tepkilerini tanımlar. Bu durum bireyin özgürce yaşamasını engeller ve günlük etkinliklerini kısıtlayarak, yaşam kalitesini düşürür.

     Sosyal fobi ise anksiyete bozuklukları arasında en sık görülen bozukluk türü olup, en az 6 ay süreyle kişinin başkaları tarafından değerlendirilebileceği durumlardan kaçması bundan kaygı ve korku duyması olarak özetlenebilir.

     Sosyal fobinin başlangıç yaşı 13-24 yaş arasındadır. Sosyal fobiklerin tedaviye başvurma süresi yapılan çalışmalar sonucunda 6 aydan 20 yıla kadar uzayabildiğini göstermektedir. Görülme sıklığı ise yüzde 25’e kadar ulaşabilmektedir. Alan çalışmalarına göre kadınlarda daha sık görülürken klinik çalışmalarda ise erkeklerde daha sık gözlenmiştir. Bunun nedeni erkeklerin tedaviye daha çok başvurması olabilir.

 

Belirtileri nelerdir?

 

     Sosyal fobik kişiler başkalarınca değerlendirileceği durumlardan kaçar. Aşağılanacağı, küçük düşeceği, utanç duyacağı ve gülünç duruma düşecek biçimde davranacağından korkarlar. Bu yüzden sosyal fobisi olan kişiler sosyal ortamlarda veya performans gerektiren durumlarda olumsuz değerlendirilip aşağılanacağı konusunda büyük korku duyarlar. Bu korku duyulan ortamlarda aşırı düzeyde kendilerinin farkında olma ve kendilerini eleştirme eğilimi olan bu kişilerde kızarma, çarpıntı, terleme ve titreme gibi vücut belirtileri ortaya çıkar. Bunlara örnek vermek gerekirse bu kişiler ellerinin titremesi sonucu yediklerini ya da içtiklerini üzerlerine dökecekleri nedeniyle yemekli toplantılara katılmaktan kaçınabilirler. Yeni tanıştıkları kişilerin yanında yüz kızarması, terleme olduğu için kolay kolay arkadaş edinemeyebilirler. Alışveriş sırasında satıcının yoğun ısrarına karşı koyamayabilir, aldığı ürün hatalı çıkarsa değiştirmeye gitmekte zorlanabilirler. Fikir ayrılıklarını söylemekte zorlanabilirler.

Nedenleri

     Tüm psikiyatrik rahatsızlıklarda olduğu gibi ortaya çıkaran faktör tek ve net değildir. Öne sürülen nedenlerden bazıları şunlardır;

- Nesne ilişkilerindeki bozukluklar kişinin güvenini sarsar ve sürekli kaygı duymasını sağlar.
- Ciddi ve katı ebeveyn tutumu
- Bilişsel modele göre ise sosyal fobiklerde başkaları üzerinde olumlu bir izlenim yaratma isteğine karşın bunun sağlanabileceği konusunda belirgin bir güvensizlik vardır.
- Erken çocukluk döneminde yaşanan travmalar
- Kişilik bozuklukları ( çekingen kişilik bozukluğu ve obsesif kompulsif kişilik bozukluğu olanlarda beraber gözlenebilir.)
- Genetik etmenler
- Otonomik aktivitede artma
- Panik bozuklukta olduğu gibi noradrenerjik sistemde regülasyon bozukluğu

 

Tanısı

 

DSM 5’e göre tanı kriterleri şunlardır;


A. Kişinin, başkalarınca değerlendirilebilecek olduğu bir ya da birden çok toplumsal durumda belirgin bir korku ya da kaygı duyması. Örnekler arasında toplumsal etkileşmeler ( örn. Karşılıklı konuşma, tanımadık insanlarla karşılaşma), gözlenme ( örn. Yemek yerken ya da içerken) ve başkalarının önünde bir eylemi gerçekleştirme ( örn, bir konuşma yapma) vardır.
B. Kişi, olumsuz olarak değerlendirilebilecek bir şekilde davranmaktan ya da kaygı duyduğuna ilişkin belirtiler göstermekten korkar ( küçük düşeceği ya da utanç duyacağı bir biçimde; başkalarınca dışlanacağı ya da başkalarının kırılmasına yol açacak bir biçimde).
C. Söz konusu toplumsal durumlar, neredeyse her zaman, korku ya da kaygı doğurur.
D. Söz konusu toplumsal durumlardan kaçınılır ya da yoğun bir korku ya da kaygı ile bunlara katlanılır.
E. Duyulan korku ya da kaygı, söz konusu toplumsal ortamlarda çekinilen duruma göre ve toplumsal-kültürel bağlamda orantısızdır.
F. Korku, kaygı ya da kaçınma sürekli bir durumdur, 6 ay veya daha uzun sürer.
G. Korku, kaygı ya da kaçınma klinik açıdan belirgin bir sıkıntıya ya da toplumsal, işle ilgili alanlarda ya da önemli diğer işlevsellik alanlarında işlevsellikte düşmeye neden olur.
H. Korku, kaygı ya da kaçınma bir maddenin (örn. Kötüye kullanılabilen bir madde, bir ilaç) ya da başka bir sağlık durumunun fizyoloji ile ilgili etkilerine bağlanamaz.
I. Korku, kaygı ya da kaçınma, panik bozukluğu, beden algısı bozukluğu ya da otizm açılımı kapsamında bozukluk gibi başka bir ruhsal bozukla daha iyi açıklanamaz.
J. Sağlığı ilgilendiren başka bir durum varsa ( örn. Parkinson hastalığı, şişmanlık, yanık ya da yaralanmadan kaynaklanan biçimsel bozukluk), korku, kaygı ya da kaçınma bu durumla açıkça ilişkisizdir ya da aşırı bir düzeydedir.

 

Ayırıcı Tanısı

 

Sosyal fobinin ayırıcı tanısında şu hastalıklar atlanmamalıdır;

- Depresyon
- Obsesif kompulsif bozukluk
- Panik bozukluk
- Şizofreni ve şizofreni spektrumu hastalıklar
- Çekingen kişilik bozukluğu

 

Tedavisi

 

     Sosyal fobinin tedavisinde farmakoterapi veya psikoterapiden biri uygulanır. Gerekli görüldüğü takdirde kombine tedavi de uygulanabilir. Farmakoterapide genellikle serotonin sistemi üzerinden etki eden antidepresanlar kullanılmaktadır. MAO-I, benzodiazepinler ve beta blokerler de kullanılmaktadır. Psikoterapide ise davranışçı, bilişsel veya bilişsel davranışçı yöntemler uygulanabilir. Ayrıca gevşeme egzersizleri ve sistemik duyarsızlaştırma da kullanılabilen diğer yöntemlerden bir kaçıdır.

Seyri

     Tedavi öncesinde hekimin, hastasının beklenti düzeyini doğru ayarlaması önemlidir. Eşlik eden diğer psikiyatrik hastalıkların varlığı, erken yaşta başlama, eşlik eden madde kullanım bozuklukları gibi faktörler başarı yüzdesini düşürmektedir. Sonuç olarak ister ilaç tedavisi ister psikoterapi isterse her ikisinin birlikte kullanımı olsun sonuçlar yüz güldürücüdür.

bottom of page
Fikret Poyraz Çökmüş